Matematik dili, Pisagordan bu yana, Platon'da Yeni Platon'cu düşüncede
değişen dünyanın değişmeyen dili olarak öyle olan dünyanın anlatımında güvenilir, neredeyse ilahi bir dil olarak kullanıldı. İşte Modern düşüncenin babalarından Descartes, doğanın bu dille konuştuğunu söyleyerek, kesin, değişmez, herkes için geçerli, "genel geçer" bilgileri aramada bu dile yaslandı. "Kartezyen Endişe" diye adlandıracağımız kesinlik kaygısı Batı düşüncesine egemen olmuş kaygılardan biridir. Yirminci yüzyılın başlarında, bilimin gidişinden rahatsız olan, kesinliğin, sağlam düşüncenin, bir yorumuyla Logos'un yitirildiğinden yakınan Edmund Husserl bu kaygıyı diriltti. Değişmeyen özlerin, matematiksel kesinlikle erişilen doğa ve düşünme yasalarının özlemi, modern düşüncenin
özünde hep olageldi. İlginç biçimde, arayan, araştıran, yenileyen düşünce olarak görülen bu düşünce atılımı, denetleyen düşünceyle, inanan düşünceyle de bağlantılıydı. Kesinlik isteği, egemen olma isteğini, sömürgeciliği yanında taşıdı. Her şeyden kuşku, kuşkunun kendisinden gelmediği düşünülünce, düşünmenin kesin çıkışı için gerekli olduğu sonucuna varıldı. Beş yüz sene kadar önce inanmaydı, çıkış noktası: İnanıyorum o halde varım,Credo, ergo sum; düşünüyorum o halde varıma dönüştü;Cogito, ergo sum.